Ara
Close this search box.

Nutuk’u Anlamanın Önemi

Çanakkale’yi gezerken yakınımızda bulunan bir gurubun başındaki  rehberin anlattıklarıyla dehşete düştüm. Müdahele etmeden önce bir süre diledim. Meğer biz Çanakkale’yi gökten inen evliyalar sayesinde kazanmışız. “Aynı evliyalar Balkan savaşında, Sarıkamış’da nerelerdeydi?” diye seslenmişim o öfkeyle.

Şimdi durumu gözlerinizin önüne getiriniz. Ben kuvvetlerimi alay erlerim on dakika dinlensin diye bırakmıştım. Düşman da bu tepeye gelmiş.  Demek ki benim askerlerimden bana daha yakın! Kaçan erlere ‘Dur, düşmandan kaçılmaz!’ dedim. ‘Cephanemiz kalmadı’ dediler. ‘Cephaneniz yoksa süngünüz var, süngü tak ve yere yat!’ dedim.

 

Hemen Conkbayırı’na doğru ilerlemekte olan piyade alayı ile cebel bataryasının yetişebilen erlerinin benim bulunduğum yere gelmeleri için yanımdaki emir subayımı geriye yolladım. Erler süngü takıp yere yatınca, onları izleyen düşman erleri de yere yattı.

 

Kazandığımız an işte bu andır!

İşte böyle söylüyor Ulu Önder Atatürk.

Çanakkale ve Gelibolu savunmasını yapan 5. Ordu komutanı Liman Von Sanders’in aksine düşmanın nereden çıkartma yapacağını gören Mustafa Kemal Paşa, Conkbayırı yönünde ilerleyen bir tabur kuvvetindeki Anzak birliğine karşı bir tabur sürerek 27. alay’ın sağ kanadını örtmenin yeterli olmayacağını, tehdidin çok daha ciddi olduğunu görmüş, emrindeki süvari bölüğünü Kocaçimen’e yönlendirmiş, bu öngörüsüyle hem sürpriz bir baskınla 57. Alay’ın toptan imha edilmesini önlemiş hem de düşmanı durdurmuştur.

Bu onun ne ilk ne de son başarısıdır.

Bu başarılara gölge düşürmek isteyen, onu unutmamızı isteyen “dahili ve harici bedhahlar” tarih boyunca olmuştu, hep de olacaktır. Mustafa Kemal Atatürk’ün dehası, varlığı, eserleri ve bize hediye ettiği; Cumhuriyet başta olmak üzere, temel hak ve özgürlüklerimize ne şartlarda kavuştuğumuzu bir kez daha görüp, onu yine sonsuz bir minnetle anabilecek nesiller yetiştirmek istiyorsak onu iyi anlamalı ve iyi anlatmalıyız.

Onu en iyi anlayıp, anlatmanın yolu ise, yine onun kaleminden çıkan, belgelerle tarihi, olan biteni en ince detaylarına kadar ifade eden Nutuk’u okumakla gerçekleşebilir.

[highlighted style=”style1″]Atatürk de deri ve kemikten bizim gibi bir candı.[/highlighted]

Hatalar insana mahsus, mutlaka her şeyi mükemmel olmayabilir, hataları olmuş olabilirdi. Eğer varsa da bütün hatalarını toplayıp milyonlarla çarpsanız ve dünyada gelmiş, geçmiş bütün hatalıların listesini oluşturup herkesin ismini hata derecesine göre alt alta yazsanız dahi, burada Mustafa Kemal’in ismini göremezsiniz.

blog-nutuk-kitapOrtada bu kadar çok eser, alınması gereken ders, araştırılması gereken bir mucize varken, Allahın rahmetine kavuşmuş Ulu Önder’imizin özel hayatına girip cevap verme imkanı olmayan konularda inceden inceye kurgular yapan, satır arası mesajlar veren, hele bölücü terör ve benzeri konularda kafa bulandıran bu senaryo ve zihniyete karşı verilebilecek en güzel cevap, belgelerle ortaya konmuş, uzun ve yorucu bir çalışmanın ürünü olan Nutuk’dur.

Atatürk sadece çok iyi bir komutan değildi. Bir düşünür, bir bilge, bir liderdi. Yüzyıllar boyunca sömürülmüş ve uyutulmuş bu halkı, ümmet olmaktan millet olmaya, kul olmaktan, vatandaş olmaya, senelerce savaşmaktan öksüz, yetim, yorgun, bıkkın ve güçsüz kalmış insanları örgütleyip şaha kaldırmaya başka kimin gücü yetebilirdi?

En yakın arkadaşları dahi onun yapmak istediklerini anlayamıyor hatta düşüncelerinden çekiniyorlardı. Hilafetsiz, kulluk yapılmayan bir yönetim düşünebilenlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmezdi. Bir yandan düzenli bir ordu kurmaya çalışırken bir yandan da Cumhuriyet’in temellerini bir Meclis’le oluşturmaya çalışan Mustafa Kemal Atatürk, neler yaptığını, nasıl yaptığını ve ne zorluklarla karşılaştığını Türk halkına belgelerle anlatmıştır. Nutuk’un son kısmında da gelecek nesilleri uyaran Atatürk, bizlere kazandırdığı bu eserleri koruma ve kollama görevini de gençlere vermiştir.

Hangi şartlar altında, bir vatan nasıl yoktan var edildi sorusunu analiz edebilen vicdan sahibi insanlar bunu bilirler. Oturdukları yerden bu günün koşulları içerisinde o günlerin eleştirisini yapanlar ya akılsız ya da art niyetlidir. Bizim ilk hedefimiz önce onun eserlerini ve ilkelerinin kavramını özümsemek, Cumhuriyet tarihimizi çok iyi öğrenmek ve öğretmek olmalıdır. Türkiye coğrafyası, komşular ile olan ilişkiler, dinin siyasete alet edilmesi, ülkeyi bekleyen tehlikeler, bu tehlikelere karşı alınması gereken önlemler ve bir aksiyon filmi gibi gelişen olayları ibret ve keyifle öğrenmek ve öğretmek istiyorsak Nutuk’u okumamız ve özümsememiz lazım.

Kimi insan detayları inceler ancak ana hatları göremez. Kimi ana fikri görür ancak önemli ipuçları ve detayları atlar. Bütün bunların hepsini, olayların öncesini ve sonrasını analiz eden, iç ve dış etkenleri hesaplayan, bütün bunlara göre tedbir alıp planlar yapan Atatürk ise bir istisnadır. Bugün de, ülke olarak yaşadığımız sıkıntıları, problemleri daha net görebilmek, neler yapmamız gerektiğini kavrayıp zamanın ötesinde olmak için, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür gençler yetiştirebilmek için, onun fikirlerini, yaşadıklarını, yaptıklarını, öngörülerini anlamamız, okumamız ve okutmamız gerekir. Bu da ancak gençleri teşvik ederek, özendirerek, tavsiyelerde bulunarak, yol göstererek, okullarda, evlerde, derneklerde toplayıp Laik Cumhuriyeti, Atatürk’ü filmlerle, keyifli anılar ve sunumlarla, konferanslarla anlatarak gerçekleşebilir.

Özellikle okumayı pek de sevmeyen gençlerimize Falih Rıfkı Atay’ın Çankaya isimli eseriyle ulaşmaya çalışıyorum. Vahdettin’i vatan haini değilmiş, hatta Atatürk’ü Anadolu’ya kendisi göndermiş şeklindeki yalanlara karşı gerçekleri belgelerle bir tokat gibi çarpan Turgut Özakman’ın ruhu şad olsun. Vahdettin, Mustafa Kemal ve Milli Mücadele isimli eserinde hiç bir soruyu cevapsız bırakmayacak bir çalışma yapan Özakman’ın Kurtuluş belgeseli, Diriliş, Şu Çılgın Türkler ve Cumhuriyet eserlerini ders olarak okutmak, filmlerini izletmek lazım.

blog-kitaplar

Son derece güzel analizlerle gerçekleri baş döndürü bir çıplaklıkla ifade eden Sinan Meydan’ın başta Parola Nuh ve Nutuk’un Deşifresi kitapları, İsmet İnönü’nün Hatıralar, Metin Toker’in Demokrasimizin İsmet Paşalı Yılları, Prof. Dr. Şerafettin Turan’ın Türk Devrim Tarihi, Bilal Şimşir’in İngiliz Belgeleriyle Sakarya’dan İzmir’e, Doğan Avcıoğlu’nun Milli Kurtuluş Tarihi ve Türkiye’nin Düzeni, Uğur Mumcu’nun Gazi Paşa’ya Suikast ve Kazım Karabekir Anlatıyor isimli eserlerini de şiddetle tavsiye ediyorum. Okuyun ve okutun. Göreceksiniz ki bugün oynanmak isteyen senaryo, aslında yeni değil, eski senaryodur, aynı senaryodur. Sadece oyuncular değişiyor.

Laik Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını sevgiyle, saygıyla, rahmetle anıyorum.

[vc_row padding=”small” vpadding=”small”][vc_column][vc_separator dh=”1″ color=”primary” margin_top=”30″ margin_bottom=”20″][/vc_column][vc_column width=”3/4″][vc_column_text el_class=”blognote”]Bu yazı ilk olarak, bir Başkent Üniversitesi Kültür Yayını olan Bütün Dünya Dergi’sinin 2015 Eylül sayısında yayınlanmıştır.[/vc_column_text][/vc_column][vc_column width=”1/4″ text_align=”right” el_class=”blogbutton”][vc_button style=”alternateprimary” align=”center” title=”Dergiyi Oku” target=”_blank” href=”http://www.butundunya.com/index.php?arsiv=2015/09″][/vc_column][vc_column][vc_separator dh=”1″ color=”primary” margin_top=”3″ margin_bottom=””][/vc_column][/vc_row]

Bu yazıyı paylaş:
Facebook
Twitter
LinkedIn
Kaya Boztepe

Kaya Boztepe

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir