Ara
Close this search box.

Meluncanlar ve Barış Manço

Screen Shot 2021-03-03 at 10.43.29 PM

Çok özel, çok güzel bir insandı.

Yerel ezgilere, tarihe ve özellikle antikalara çok meraklıydı. Amerika’nın New York şehrinde yaptığımız “Türk Günü Yürüyüşümüz” için kendisini davet etmiş ve bir konser hazırlamıştık. JFK havaalanından almaya yetişemediğim için arkadaşlarım ve Federasyon görevlileri gitmişti karşılamaya. Ben direk otele gittim. Beni görünce “neredesin sen” dedi, gülerek devam etti, “bizi karşıladılar, karnınız açtır diye yol üstünde bir kebabçıya götürmek istediler” dedi. Şaka sanıp güldüm, meğer gerçekmiş. New York’da yayın yapan ve o zamanlar Amerika’da yaşayan Türklerin en önemli iletişim aracı olan “Türk’ün Sesi” radyo programını yapıyordum. “Zordur Almak Bizden Kızı” parçasıyla giriş yaptım, parçanın sesini kıstım ve rahmetli Barış Ağabey konuşmaya başladı. O an radyonun tüm telefonları kilitlendi. Radyoevi’nden çıkarken inanılmaz bir kalabalık bizi bekliyordu. Bu kadar meşhur olup, bu kadar mütevazı olan sanatçı sayısı gerçekten azdır.

Türk tarihine çok meraklıydı. Uzun uzun “Aksakallıları” anlatır, insana, hayvana, doğaya verilen önemden bahsederdi. 7’den 70’e programlarını yaparken bir telefon geldi. “Seninle işimiz var” dedi. “Hayırdır” dedim. “Meluncanları araştıracağız. Melun kalmış, lanetlenmiş canlar, anlatacağım” dedi.

Muhteşem bir hikaye.

Konuyla ilgili en çok araştırmayı da TED’li ve ODTÜ’lü Bülent Pakman yapmış. bpakman@wordpress.com’da müthiş yazıları var. Hem iznini almak hem de teşekkür etmek için aradım kendisini.

Amerika’ya yerleşmek zorunda kalan ilk Türkler!

Screen Shot 2021-03-03 at 10.43.43 PM

Bizler Amerika’ya ilk yerleşen Türklerin hikayesini sürerken ilk karşılaştığımız I. Dünya Savaşı sonrası Kırım’dan göçmek zorunda kalan soydaşlarımızdı. Onun akabinde de 1950 ile 60’lı yıllarda gelen ve çoğunluğunu doktor ve mühendislerin oluşturduğu Türklerdi. Oysa Amerika’ya ilk gelen Türkler Amerika’ya ilk gelen kolonilerdenmiş. Yani kıtanın keşfinden hemen sonra.

Screen Shot 2021-03-03 at 10.43.39 PM

Hikayemiz Brent Kennedy’ isimli bir Amerika’lının hastalığı ile başlar.

Kennedy bir Meluncan’dır.Tabii o zamanlar bunun ne anlama geldiğini kendisi de bilmiyordur. Amerika’nın Virgina eyaletinde, Wise şehrinde yaşayan akademisyen Kennedy’e bir hastalık musallat olur. Eklem ağrıları, başdönmesi, görüş bozukluğu, aşırı halsizlik gibi şikayetlerle hastaneye yatar. Kimse ne olduğunu bulamaz. Daha derin yapılan araştırmalar sonucu Türkiye’de sık görülen bir kansızlık problemi tespit edilir. Akdeniz ülkelerinde çok sık rastlandığından bu genetik hastalığa “Akdeniz Anemisi” denilmektedir.

Kennedy şaşkındır. İrlanda, İngiltere kökenli olduğunu düşünen Kennedy daha sonra annesi Nancy’den duyduklarını da göz önüne alarak DNA testi yaptırmaya karar verir. Test sonucunda Türkiye, Azebaycan ve o zamanlar Türk toprakları olan Lübnan, Filistin genleri ile beraber bir de Amerikalı yerli genleri tespit edilir. Şaşkınlığı artar.

Ulaşabildiği 200’e yakın Meluncan dostlarından alınan kan örneklerinde de sadece Akdeniz halklarında görülen sarkoidoz, talasemi, behçet hastalığı gibi izlere rastlanır. Bir çok sefer Türkiye’ye gelen, araştırmalar yapan, bu konuda kitaplar yazan Kennedy artık kendisini Türk asıllı bir Amerikalı olarak tanıtmaktadır. The Resurrection of a Proud People: The Melungeons. “An Untold Story of Ethnic Cleansing in America” ( Yeni Hayat Bulan Gururlu İnsanlar: Meluncanlar, Amerika’daki Etnik Temizliğin Anlatılmamış Hikayesi) ve   Türk olduğu için gurur duyduğunu söyleyen Kennedy Meluncanlar vakfını kurar ve benim de Federasyon Başkanı olduğum dönemlerde Türkiye ile ilgili her konuda Türklere destek olur. Evi ve ofisi Türk bayrakları, Türk halıları, nazarlıklar,Türkiye ziyaretleri ile ilgili gazete haberleri ile doludur.

Brent Kennedy “The Resurrection of a Proud People: The Melungeons. An Untold Story of Ethnic Cleansing in America – Yeni Hayat Bulan Gururlu İnsanlar: Meluncanlar, Amerika’daki Etnik Temizliğin Anlatılmamış Hikayesi” ve “From Anatolia to Appalachia: A Turkish American Dialogue”, “Anadolu’dan Apalaşlara: Bir Türk Amerikan Diyaloğu” kitaplarını yazmış ayrıca “Unutulan İnsanlar, Meluncanlar” isimli bir de belgesel çekmiştir. Temmuz 1997’de “İlk Buluşma” sloganıyla Virginia’nın küçük Wise kasabasında 600’ü aşkın Meluncanı ilk kez bir araya getiren de yine Brent Kennedy’dir.

Screen Shot 2021-03-03 at 10.43.58 PM

Dostluklarımızın ilerlediği yıllarda Meluncanlar’ın yoğun olarak yaşadığı Virginia Eyaleti’nin Wise kenti ile İnebahtı savaşının meydana geldiği Çeşme kardeş şehir oldu. Çeşme’de bir ana caddenin adı “Wise” olarak değiştirildi. 1996’da Çeşme’de deniz manzaralı bir tepeye “Meluncan Dağı” adı verildi. Burayı ziyarete gelen 30 kadar Meluncan’ın adları küçük metal plakalara yazılarak kayalıklar üzerindeki ağaçlara çakıldı.

Meluncanlar’ın yaşadığı Wise’da bulunan Virginia Üniversitesi ile İstanbul Üniversitesi 1998’te imzalanan bir anlaşma ile kardeş üniversite oldular. Virginia Üniversitesi ile Dumlupınar Üniversitesi arasında da akademik değişim programları uygulanmaya başlandı. Ayrıca girişilen bu karşılıklı birbirini tanıma çabası halklar arasında da karşılık buldu. Meluncanlar, 1998 senesinde Anıtkabir’e gidip Atatürk’ü ziyaret ettiler. 2-4 Temmuz 1999’da Denizli’de 7. Türk Kurultayına kızılderililerle birlikte katıldılar. Türkiye’den de Amerika’da Meluncanlar’ın öteden beri yaşadıkları Appalachian bölgelerine gidildi. Türkiye’deki 1999 depremlerinden sonra Meluncanlar yardım yaptılar, ailesiz ve evsiz kalmış Türk çocuklarını evlatlık edinmeyi önerdiler. West Virginia Senatörü Robert C. Byrd’un desteğiyle Appalachian-Türk Ticaret Projesi kuruldu. Meluncanlar Ermeni soykırım iddialara karşı Amerika’da Türkiye’yi savundular.

Screen Shot 2021-03-03 at 10.43.37 PM

2 Haziran 2007’da New York Türkevinde düzenlenen “Meluncanlar Bizlerle” etkinliğine Brent Kennedy ve kardeşi Richard Kennedy, Meluncan olan ABD’nin eski İstanbul Başkonsolosu David L. Arnett, Film Direktörü Julie Dixon, Meluncan Derneği Başkanı S. J. Arthur başta olmak üzere toplam 20 kişilik bir Meluncan ekibi Virginia’dan gelerek katıldı. Ayrıca 45 dakikalık programda Meluncan müziğinden örnekler sunuldu.

Screen Shot 2021-03-03 at 10.44.01 PM

Meluncan’lar kimdir, Amerika’ya ne zaman ve nasıl geldiler

Evet, şimdi gelelim hikayenin özüne. Amerika’ya ilk yerleşenler arasında Türklerin de olması asırlar öncesine dayanan olağanüstü bir hikaye. Amerika’ya ilk gelen koloniler, 1607 senesinde İngiltere’den Virginia’ya eyaletinin Jamestown şehrine yerleşmiş, 1627 senesinde de Mayflower gemisiyle ikinci bir koloni gelmiştir. Amerika’da tarih kitaplarında bunlardan da önce bir koloninin geldiği ancak akibetinin kesin olarak bilinmediği yazılıdır. Bu koloni 1583’de, Kuzey Carolina’daki Roanoke Adasına gelmiştir. “Kayıp Koloni” veya “Roanoke Kolonisi” olarak adlandırılan bu koloninin Türklerle çok yakın ilgisi vardır.

Osmanlı donanması ile Haçlı (İspanyol, Venedik, Ceneviz, Papalık ve Malta) donanmaları arasında 1571’de İnebahtı deniz savaşında (İspanyolca: Batalla de Lepanto, İtalyanca: Battaglia di Lepanto) Osmanlı donanması ağır yenilgiye uğramış, 300 gemisinden 260’ı batırılmıştır. 5 bine yakın Türk leventi İspanyollar tarafından esir alınıp, forsa (kürek mahkumu) yapılmıştır.

Kayıp Koloninin ne olduğunu araştıran “The Roanoke Voyages” – Roanoke Seyahatleri adlı kitabın yazarı İrlandalı tarihçi David Beers Quinn’e göre İspanyollar bu esirleri Güney Amerika’daki kolonilerine götürmüşler. O yıllarda Güney Amerika’da savaşan İngiliz Kaptan Sir Francis Drake İspanyolların elinde bulunan söz konusu Türk esirlerden bir kısmını alıp kendi gemisine aktarmıştır. Esirler arasında Güney Amerikalılar ve Portekizliler de vardır. Drake’in amacı düşmanı olan İspanyollara karşı Karayiplerde bu esirlerden yararlanmak ve sonra Küba’da kuracağı koloniye yerleştirmektir ancak 1585’de fırtınaya yakalanınca Küba rotasından vazgeçmek zorunda kalır ve Amerika sahillerine yönelip, bugünkü Kuzey Carolina eyaletinde bulunan Roanake Adası’na demir atar. Drake burada Kraliçe Birinci Elizabeth tarafından 1583’de Amerika’ya Yeni Dünyada koloni kurması için görevlendirilen ünlü kaşif Walter Raleigh ile karşılaşır. Drake, yerlilerle olan çatışmalar ve İngiltere-İspanyol savaşının patlak vermesiyle ülkelerine dönmek için gemi bekleyen bu insanları görünce esir Türkleri teknelerle gemiden indirip vatandaşlarını gemiye alarak İngiltere’ye doğru yola çıkar.

Kayıp Koloninin 438 yıllık haritası

Screen Shot 2021-03-03 at 10.43.35 PM

İngiliz kaşif John White tarafından 1580’de çizilen ve 1866 yılında British Museum tarafından korumaya alınan bir harita bize koloninin nereye gittiğine dair ipucu veriyor. Haritayı inceleyen tarihçi James Horn’a göre yerleşim kurmak istedikleri yerler son derece açık. Haritadaki işaret ve iki eklemeler, Pamlico Nehri ve etrafındaki yerleşimcilerin çizimini düzeltmek için kullanılmış. Diğeri ise silik bir kale sembolü içeriyor. Haritadaki bu eklerin Jamestown’a giden yolu işaretlediğini düşünülüyor. Birçok başarısız koloni girişiminin ardından Jamestown1607’de kuruluyor.

İngiliz arşivlerine göre, Amerika’da kalanlar dışında, Drake, Güney Amerika’da gemiye aldığı leventlerin bazılarını daha önce Kolombiya’daki Cartagena şehrinde ya da Santo Domingo’da serbest bırakmış, Amerika’ya gelenlerden sadece 100 kadarı 1586-87’de Osmanlı topraklarına geri gönderilmiş. Esirlerin Osmanlıya gönderilme sebebi İngilizlerin Osmanlı Padişahından leventlerin geri gönderilme masraflarını almış olmasına dayanıyor. İngilizlere fazlasıyla ödemiş.

İspanya’nın 1565’de Florida’nın St. Augustine bölgesinde başlattığı Kuzey Amerika kolonizasyonu ile ardından patlak veren 1585–1604 İspanya-İngiltere savaşı sırasında İngilizlerin İspanyol gemilerinden ele geçirdiği başka Türk esirlerin de benzer şekilde Amerika’daki İngiliz kolonilerine götürüldüğü sanılıyor.

Screen Shot 2021-03-03 at 10.43.53 PM

Meluncanların kendi kültürlerine çok yakın buldukları Amerikalı yerlilerle evleniyorlar. Bunların içinde Cherokee, Creek, Shawnee, Powhatan, Wyandot, Chickasaw gibi Kızılderili kabileler var.

Screen Shot 2021-03-03 at 10.43.47 PM

Esir alınarak hiç bilmedikleri diyarlarda yaşamak mecburiyetinde kalan ve orada unutulan bu insanlar Tanrı’nın kendilerini lanetlediklerini düşünerek, kendilerini “lanetli kişi” anlamına gelen “Melun can” olarak tanıtmışlar. Yunanca’da “siyah, karanlık”, Afrika Portekizcesinde “denizci” anlamına gelen meluncan adı ilk kez 1813’de Virginia’daki tarih kitaplarında görülür.

Screen Shot 2021-03-03 at 10.43.50 PM

İlk Meluncanlar Müslümandı. Hatırda kalanlardan biri, eskiden belirli bir yöne dönerek, günde beş vakit yere çömelip kalkarak bazı hareketler yaptıkları. Sonra Hıristiyan oldular ama koyu Hıristiyan olmadılar. Meluncanlar’ın dokudukları kilim ve battaniyelerin desenleriyle Türk motifleri arasında benzerlikler var. Amerika’da bilinmeyen ve yenilmeyen bulgurun çeşitli yemeklerini yapıyorlar ve bulgura ‘bulcur’ diyorlar. ‘Sus’ karşılığı olarak ‘şuş” diyorlar. “Gam”a ‘gami – gaumy’ diyorlar. Doyduklarını belirtmek için çenelerinin altına ellerinin tersiyle birkaç kez dokunuyorlar. Eskiden hayır demek yerine başlarını kaldırıp ‘cık’ sesi çıkarıyorlarmış. Omuz silkme ve kaldırma eskiden yaygınmış. Amerika’da pek tercih edilmeyen kuzu ve koyun eti yiyorlar. Yemekleri Türkler gibi soğanlı salçalı ve baharatlı pişiriyorlar. Nazara inanıyorlar, nazardan korunmak için tahtaya vurup kulak çekiyorlar, kahve falına bakıyorlar. Kahveleri Türkler gibi telveli. Eskiden erkekler sünnet oluyorlar, siftah yapınca parayı sakallarına sürüyorlarmış. Amerikalılar karşılaştıkları insanlara sarılmazlar, kucaklamazlar, sadece al sıkışırlar, ama Meluncanların birbirlerini kucaklayıp elle sırtlarına vurma geleneği yıllardır aileler arasında sürdürülmekte. Amerika’da hiç görülmeyen erkeklerin birbirini öpme adeti var. Appalachian halk oyunlarında Türk dans figürleri var. Kanun ve kemençe benzeri sazları var. Aile bağları Türklerdeki gibi kuvvetli. Fiziksel özellikleri de Türkler’e çok benziyor. Yolda yürürken tek el cepte’ olma alışkanlığı da var. Çocuklarına Didima, Alania ve Mahala adları koymuş Meluncanlar var.

Meluncanlarla akraba kızılderili kabilesi Cherokee’lerde anne “ana-ta” baba ise “atta” diye geçer, Azeri, Başkurt, Özbek, Uygur, Tatar, Kazak, Kırgız lehçelerindeki “ata” gibi. Cherokee Kızılderililerin reisi Sequoya’nın (1775-1843) turbanlı kıyafeti 16. yüzyıl Osmanlı denizcilerinin giyimlerine benziyor.

Meluncanlarla bir diğer akraba kızılderili kabilesi Creekler kutlu adamlarına “Haco” diyorlar ve türban giyiyorlar. West Point, Virginia’da Amerikan yerlilerinin yaşadığı pamuk ekilen verimli topraklara sahip “Pamunkey” diye bir yöre var. Bazı mezarlarının üzerinde sandukalar, sandukaların çevresinde Osmanlı mezar taşı deseni ile parmaklıklar var.

Screen Shot 2021-03-03 at 10.43.55 PM

Bazı ünlü Meluncanlar; Abraham Lincoln, Elvis Presley, Ava Gardner, Tom Hanks, Steve Martin, George C. Scott, Cher, Heather Locklear, Lauren Hutton, Jimmy Martin, Loretta Lynn, Gary Francis Powers, Lisa Alther.

Amerika’da çoğu Güneybatı Virginia’da olmak üzere Doğu Kentucky, Doğu Tennessee’de yoğunlaşmış 75 bin Meluncan yaşamaktadır. 250 bin kadarı da Meluncan olduğunu biliyor ama ondan ötesini bilmek istemiyor. Teorik olarak atalarının Meluncan olduğundan haberdar olmayanların sayılarının milyonu bulduğuna inanılıyor.

 

 

 

Bu yazıyı paylaş:
Facebook
Twitter
LinkedIn
Kaya Boztepe

Kaya Boztepe

4 yanıt

  1. İçimizdeki iyi ve kötü kurt arasındaki savaş …

    Cherokee kabilesinin yaşlılarından biri torunlarına ders veriyordu. Onlara dedi ki: “İçimde bir savaş var. Korkunç bir savaş, iki kurt arasında.” “Bu kurtlardan birisi; öfkeyi, kıskançlığı, açgözlülüğü, kibri, küskünlüğü, aşağılık duygusunu, yalanları, yapmacık gururu, üstünlük taslamayı ve egoyu temsil ediyor.
    Diğeri ise; huzuru, sevgiyi, umudu paylaşmayı, cömertliği, dinginliği, alçakgönüllülüğü, nezaketi, yardımseverliği, dostluğu, anlayışı ve merhameti temsil ediyor.
    Aynı savaş sizin içinizde de sürüyor ve diğer bütün insanların içinde de var.” Çocuklar söylenenleri anlamak için bir dakika düşündüler ve içlerinden biri büyükbabasına:
    “Hangi kurt kazanacak?” diye sordu. Yaşlı Cherokee kısaca cevapladı:
    “Hangisini beslerseniz o kazanacak.”

  2. Çok ilgi çekici bir kaynak , öğrendiğim için mutlu oldum . Çünkü Amerikalı yerliler ile aramızda bir bağ olduğu görülüyor .Hep ilgimi çekmiştir . Bir çok benzerliklerimiz var. Umarım bu konu daha çok yaygınlaşır , öğrenilir . Çok teşekkürler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir