Ara
Close this search box.

Bir “Kahveci” Hikayesi

Dedem CHP ve DP’nin kurucularından, rahmetli Celal Bayar’ın da çok yakın dostu, kabinesinde hizmet etmiş kuvvacı eski bir milletvekili. Celal Bayar’ın torunu Celal Bayar da benim çok sevdiğim, çok değerli bir kardeşim. 

O da İsviçre’de bulunan Türk Federasyonu başında, durmadan, dinmeden çalışıyor.

Özal beni ve bazı gençleri politikaya davet ediyor. Hatta o zamanlarda prens lafları dolaşıyor ortalıkta. 

İlk çağrılan ise Celal Bayar.  

Celal konutta yemek sonrası Özal’in konuşmasını bekliyor ama tam o sırada Avrupa Topluluğu ile ilgili bir problem var. Bir mektup yazılacak ancak rahmetli mektubu beğenmiyor.

Saat gece 11 sularında “bana cabuk Kahveci’yi cağırın” diyor.

20 dakika sonra rahmetli Adnan Kahveci Turuncu bir gömlek, tam bağlanmamış Yeşil bir kravat, Kahverengi ceket, saçlar dağınık, bıyıklar bir tarafta geliyor.

“Gel Kahveci, yaz şu mektubu, beceremediler bir türlü” diyor Özal.

Kahveci çantayı açıyor bu da nedir diye bakarken aman Allah’ım, bir diz üstü bilgi sayar.

Daha yeni çıktığı yıllar.

Yazdıktan sonra başka bir alete takıyor o da ne, bir yazıcı!

Şaşkın şaşkın bakarken Kahveci mektubu Özal’a uzatıyor, Özal düşünceli okuyor ve yüzünde bir tebessüm oluşuyor.

İşte bu kadar diyor.

Tek şu kısmını düzeltin Dışişlerine gönderin.

Celal Bayar şaşkınlıkla izliyor ve kendi kendine “vay be” diyor. “Adamın kahvecisi böyleyse kim bilir okumuş kadroları ne biçimdir”!

Sevgili Adnan Kahveci’yi de rahmetle anıyorum.

“Türküm, Doğruyum, Amerikalıyım” kitabımdan alınmıştır.

Bu yazıyı paylaş:
Facebook
Twitter
LinkedIn
Kaya Boztepe

Kaya Boztepe

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir